Otomobillerin soğutma sistemi nasıl çalışır? Motorlar nasıl soğur ve hararet olursa eğer neler yapmak gerekir? Bunlardan bahsedeceğim.
Otomobillerin motorlarına baktığımız zaman yüzde yüz (%100) verimine çalışmıyorlar. Bu da şu anlama geliyor. Gönderdiğimiz yakıtdaki enerjinin hepsini hareket enerjisine çevirmiyor. Genel anlamda baktığımız zaman dizellerde biraz daha yüksek ama yaklaşık yüzde 30 (%30) gibi verimli çalışıyorlar. Bu da şu demek. Aslında siz motora 300 beygir üretebilecek kadar bir enerji gönderiyorsunuz, yakıt gönderiyorsunuz ama Hareket’e çevire bildiğiniz arabanıza aktarılan sadece yüz beygir oluyor. Kalan 200 beygirlik kısım ise ısı enerjisi olarak dışarı atılıyor. Eğer neden bunun böyle olduğunu merak ediyorsanız %100 verimli motor yapmak mümkün mü diye düşünüyorsanız da daha önce makalesini yayımlamıştım.. Hal böyle olunca motorun ürettiği bu çok yüksek ısıyı bir şekilde dışarı atmak gerekiyor ki sıcaklığı düşürebilir. Öteki türlü eğer atamazsınız, soğutma varsanız sıcaklık çok yükseklere çıkar ve artık alüminyumun metelik dayanamayacağı bir hale gelir. Komple erir motor aynı zamanda çok soğuk da istenmez ki yağ ve diğer mekanik parçalar düzgün bir şekilde çalışabilir. Özellikle yazın optimal sıcaklığı tutturmak için genellikle otomobiller 90 derece civarında tutuyor motorları ve bu soğutma işinde komple soğutma sistemi yapıyor. Öncelikle parçalarına bakalım.
Genel anlamda sadece otomobil motorları için değil, her şey için soğutma sisteminin yaklaşık aynı şekilde çalışıyor. Bir tane pompa, bir tane radyatör, bir tane termostat var. Lakaplarıyla ve bu üçü de birbirine hortumlarla bağlı. Öncelikle pompaya bakacak olursak yaptığı iş aslında soğutma sistemi içinde soğutma sıvısının döndürmek. Pompa çoğunlukla otomobillerde mekanik olarak bağlı oluyor. Yani bir kayış ya da zincirle değecek motordan güç alıyor, dönüyor ve soğutma sıvısının devir daim sürekli olarak sağlıyor. Burada mekanik olanlara baktığımız zaman pompanın dönme hızıyla devir daim edilen soğutma sıvısı arasında direk bir ilişki var. Yani pompa ne kadar hızlı dönerse o kadar hızlı bir şekilde devir daim oluyor. Bu da tabii ki motora bağlı olduğu için motor devri ile birlikte artıyor. Yani aslında devir arttıkça aynı zamanda içerdeki soğutma sıvısının devir daim de sürekli olarak artıyor. Ama artık yeni otomobillerde elektrikli pompaya geçilmeye başlandı. Bu bir şekilde şaft ya da başka bir yerden güç kalmadığı için daha kompakt, daha küçük ve istenildiği gibi kontrol edilebiliyor. Direk devirli doğru orantılı olmak zorunda değil. Bunlarla doğrudan bir bağlantı olmadığı için bağımsız olarak kontrol edilebiliyor ve debi sürekli ayarlayabiliyor. Soğutma sıvısının az geçiriyor, çok geçiriyor. Bebeğin o anki duruma göre ayarlayabiliyor ikinci parçamız.
Radyatör asıl soğutma işinin yapıldığı yer. Burada aslında çok karmaşık bir yapıları yok. Motordan ısınmış olarak gelen soğutma sıvısı radyatör gidiyor. Radyatör içinde küçük kanallar var. Sıvı buradan hareket ediyor ve bu küçük kanallar üstünde de film denen küçük uzantılar var. Bu filmlerin asıl amacı yüzey alanını arttırmak. Yüzey alanını artırdığımız zaman ısı bütün bu alana yayılıyor ve ısıyı daha hızlı bir şekilde gönderebiliyorsunuz. Soğutma sıvısı radyatör içinde bakarken arabada hareket ettiği için önden gelen rüzgar ile bu radyatör soğutuyor. Doğal olarak içindeki sıvı da solmuş oluyor. Yani sıvı aslında pompa dan geçiyor. Motorun içindeki su ceketlerin geçiyor. Bütün oradaki ısıyı emiyor. Daha sonrasında radyatör gidiyor ve burada tekrar soğuyor ve bu döngü sürekli olarak devam ediyor. Bu soğutma sisteminin bir diğer parçası ise termostat. Bunun asıl amacı da ne zaman ne kadar miktarda sıvının radyoterapi gönderilip gönderilmeyeceği karar vermek. Bu da gayet basit bir parça. Ve kapak gibi düşünebilirsiniz. Duruma göre açılıp kapatabiliyor. Bu yay vasıtasıyla elektronik olarak kontrol ediyor. Yeni nesillerde bu da motorun sıcaklığına göre yine tereddütlere gidecek olan debi ayarlamak. Görevli motoru ilk çalıştırdığınızda soğuk çalıştırmadan doğrudan radyatör ısılı göndermek istemiyorsunuz. Çünkü zaten motor soğuk. Asıl amacı orada ısınmak. Bu yüzden termostat da kapalı bir hale geliyor. Termostat kapalı olduğu için de pompa dan gelen su sürekli motor ve pompa arasında gidip geliyor. Radyatör uğramıyor. Aradan küçük bir kestirme yapmış oluyorsunuz.
Bu şekilde de motor optimal sıcaklığına gelene kadar rahat gitmiyor ve daha hızlı bir şekilde ısınıyor. Ne zaman ki motor istenen sıcaklığın üstüne çıkmaya başladı, o zaman termostat açılıyor. Termostat açıldığı zamanda artık motordan gelen ısınmış soğutma sıvısı Radyo-TV gidebiliyor. Radyatör soğutuyor, oradan geri dönüyor ve soğutma devrimini tamamının yapmış oluyor. Yeni nesillerde genellikle bir tane sıcaklık sensörü var. Bu soğutma sıvısının sıcaklığını konut. Diyor. Elektronik olarak gönderiyor, arabanın bilgisayarından termo geri bir bilgi gidiyor. İşte şu kadar açığım, az açık, çok açık falan diye. Daha eski nesillerde ise sadece açık ve kapalı konumu var. Konumları yapamıyor mayın nesillerde. Dediğim gibi konularla birlikte suyun ne kadar gidecek, ne kadarı gelecek onu hesaplayan biliyor. Soğutma sistemini öğrendikten sonra hararet kısmına geçelim. Motor hararet yaparsa, yani bu soğutma sıvısının sıcaklığı çok yükselirse ne yapmak gerekir onlara bakalım. Harareti yükselmesinin bir sürü sebebi olabilir. Sıvı kaçak yapıyor olabilir ve içerdeki sıvı azaldığı zaman daha az su oturacaktır. Ya da soğutma sisteminde hava varsa bu çok önemli. Direk doğrudan etkiliyor performansını ve iyi bir şekilde soğutan yiyorsunuz. Havas hava bırakmayacak şekilde düzgün bir dolum yapmak gerekiyor. Ya da fiziksel olarak korozyon dan borular tıkanmış, radyatör tıkanmış olabilir. Orada çok küçük delikleri olduğu için özellikle radyatör içindeki tıkanıklıklar soğutma performansını oldukça düşürüyor ve bunlara bağlı olarak da motor sıcaklığı gereğinden biraz daha yükselebilir. Bu durumlarda motorun sokmamız gerekiyor.
Bunun için de gidiyorsunuz bir anda hararet yükselmeye başladı. Sakın ama sakın hareket halinde iseniz arabayı durdurup rölantide çalıştırıp onun soğumasını beklemeyin. Bu yapabileceğiniz en kötü seçimlerden bir tanesi. Arabayı durdurduğunu zaman sadece töre artık önden bir hava akışı yok ve motoru da çalıştırdığınız için o sunmaya devam edecek. Rölantide olması hiç ısı üretmiyor anlamına gelmiyor. Yine motor çalıştığı için ortaya belli bir miktarda ısı çıkıyor ve bunu soğutmanın gerekiyor. O yüzden arabayı durdurmak yerine hareket halinde fark ederseniz ayağınızı gazdan çekip araba viteste iken kendi kendine sürülmesini sağlamak en azından durana kadar bir süre daha önden de rüzgar aldığı için sıvının sıcaklığını düşürecektir. Çünkü radyatör üstünden çok daha fazla hava geçecektir. Eğer ki yokuş aşağı gidiyorsanız yine viteste olacak şekilde ayağınızı gazdan çekin ve o eğimle birlikte arabayı götürdük. Yine radyatör daha fazla su oturacaktır ve soğutma sıvısının sıcaklığı düşecektir. Viteste diye özellikle belirtmemiz sebebi boşa aldığımız zaman motoru çalıştırmak için yine yakıt gönderilecek ve doğal olarak içeride hala bir sıcaklık yükselecektir. ıSı kaynağı olarak kullanıyorsunuz çünkü viteste bıraktığınız zamansa uzun süredir otomobillerde kullanılan katot sistemi var ve yakıt gönderilmiyor. Motor belli bir devrin üstünde ise yaklaşık 1500 Devri’nin üstünde ise yakıt gitmiyor. Bu sayede motor çok daha hızlı soracaktır. Çünkü bir ısı kaynağı yok. Motorun içinde yanma olmadığı için ikinci bir yöntemde hem durur. Keneye hararet yükseldiği ise.
Çünkü yaz aylarında özellikle yokuşlarda çok sıkışık trafik varsa otomobiller hararet yapabiliyor. Bu tip durumlarda ise yapabileceğiniz en güzel şey arabanın ısıtıcısı sonuna kadar açmak. Neden derseniz de otomobillerin ısıtma sistemi doğrudan motor suyunu kullanıyor. Hazırda bir sıcak su olduğu için onu ikinci bir yere gönderiyor ve bir fan ile üflediği zaman kabini sıcak havayı göndermiş oluyor. Yani aslında ısıtıcı açtığınız zaman aynı zamanda motor suyunda soğutuyorsunuz demek. Arabanın bütün camlarını açın ve ısıtıcı de sonuna kadar için en yüksek sıcaklıkta, en yüksek fan hızında olacak şekilde. Bu sayede motor suyu sıcaklığını bayağı bir düşürebilirsiniz. Adeta ikinci bir radyatör gürz ve üstünde fansız olmuş oluyor. Duruyor olsanız eğer kontak açık duruma getirirseniz, motor çalışmadan kontak açık yaparsanız aynı zamanda asıl radyatör üstündeki fan çalışmasını sağlayacaksınız. O da asıl amacı araba hareket edemezken yeterli miktarda hava akışı yokken daha fazla akış yaratmak. Ve duyuyorsanız doğal olarak o Falay’ın çalışması gerekiyor ki somuta bilsin. Çoğunluk otomobilde kontak kapatırsanız bile o fan çalışıyor. Ama eğer çalışmıyorsa kontak açıp konumuna getirip motor çalıştırmadan fanı döndüğünden mutlaka emin olun zaten sesini duyarsınız. Bu şekilde daha hızlı bir şekilde soğutma sağlayabilirsiniz.
Sormak istediklerinizi varsa ya da anlatmamıza istediğiniz konuları aşaği yorum olarak yazabilirsiniz. Bir sonraki makale de bir daha görüşmek üzere. Şimdilik hoşça kalın. Kendinize iyi bakın.